Go bugün dünya üzerinde oynanan en eski oyundur. İki kişiyle tahta üzerinde oynanan bu stratejik oyunda satrancın aksine taşların hareket kabiliyeti sınırlı değildir. Ayrıca yine satrançtan farklı olarak Go oyununda oynayış tarzı, içgüdü ve tecrübe gibi doğrusal olmayan ve kaotik yöntemler yani “insansı sezgi” ön plana çıkar. İşte tam olarak bu insansı sezgi nedeniyle IBM'in geliştirmiş olduğu Deep Blue bilgisayar satranç sistemi, 1997 yılındaki bir maçta Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov'u yenerken on yıllardır Go oyununun bir bilgisayar tarafından asla oynanamayacağı iddia edilmekteydi. Ta ki 2016 yılına kadar…
2016 yılının başlarında, insanların en iyi Go oyuncusunu yenebileceği iddia edilen bir programın yaratıldığı duyuruldu. Programı geliştiren şirket, 18 kez dünya şampiyonu olan Koreli Lee Sedol’e meydan okuma teklif edecek kadar kendinden emindi. Maç, Seul'de 9-15 Mart 2016 tarihleri arasında 5 oyun şeklinde oynanacak ve kazanan evine 1 milyon dolarlık bir ödülle dönecekti. Üstelik, maç YouTube'da canlı yayınlanacaktı.
Sedol’ün rakibinin adı AlphaGo idi...
AlphaGo, Demis Hassabis’in buluşuydu.
Hassabis’in planı, Go oynayabilecek bir oyunun kodunu kendi yazmak yerine Go oynayacak programı yazmadan sorumlu olacak bir meta-program yazmaktı. Bu sayede, oyunu oynadıkça hatalarından ders çıkaran bir program yaratmış olacaktı. Bu hayalle yola çıkan Hassabis, nörobilimci Shane Legg ve çocukluk arkadaşı Mustafa Suleyman ile DeepMind adında bir şirket kurdu. 2010 yılının Eylül ayında kurulan DeepMind, 2016 yılında amacına ulaştı.
AlphaGo’nun geçmişte oynanmış oyunlardan oyunu öğrendiği bilinen bir gerçekti. Sedol bu gerçekten yola çıkarak eğer geçmişteki tüm oyunlarından farklı bir oyun oynarsa AlphaGo’nun beklentilerini alt üst edip onu kolayca yenebileceğine inandı. Ancak sorun şuydu ki bu strateji Sedol’ün kendine ait bir oyun oynamamasını gerektirmekteydi. Nitekim bu, onun dezavantajı oldu ve ilk eli kaybetti. Böylece birinci günün sonunda durum şuydu: AlphaGo 1 ve İnsanlar 0.
Gel gelelim herkesi şok edecek oyun ikincisiydi. 2. oyunun 37. hamlesinde AlphaGo en tecrübesiz Go oyuncuları için bile standart altı kabul edilebilecek bir taş oynadı. AlphaGo hata mı yapmıştı?
Gerçek 50 küsür hamle sonra ortaya çıktı. Hata değildi. 37. hamle bir insanın oynayamacağı kadar derinlikli ve olağanüstü bir hamleydi. Sedol’ün bu hamleye açıklaması şöyle oldu:” O ana kadar AlphaGo’nun sadece olasılık hesapları yapan bir makine olduğunu düşünmüştüm ama o hamleyi gördüğümde onun aynı zamanda yaratıcı da olduğunu anladım.” Bir yapay zeka yaratıcı olabilir miydi? Bu soruyla beraber ikinci maçın da sonucu kaçınılmazdı: Alphago 2 ve İnsanlar 0.
Üçüncü maçı da AlphaGo’nun kazanmasının ardından. İnsanlığın kesin mağlubiyeti ilan edilmişti.
Ve AlphaGo, Sedol ile çıktığı müsabakayı 4’e 1 kazanarak Güney Kore Go Derneği'nden Go oyuncusu için en yüksek övgü olan onursal profesyonel 9 Dan seviyesiyle ödüllendirildi.
Hassabis’in oyunu kazandıktan sonra attığı tweet başarıyı özetliyordu: "#AlphaGo KAZANDI!! Onu aya çıkardık."
AlphaGo hakkında birkaç ilgi çekici bilgi:
AlphaGo ile Sedol’ün maçında AlphaGo’nun kaybettiği tek elde Sedol’ün yaptığı hamleye “Tanrı’nın Eli” dendi.
16 yaşında Cambridge’e kabul alan Hassabis, profesörünün Go oyunun yaratıcı ve sezgisel karakteri nedeniyle bir bilgisayar tarafından asla oynanamayacağı iddiasına karşı çıktı. Profesörünün hatalı olduğunu kanıtlamak için Cambridge’i bıraktı.
Kore’de Go oyunun adı Baduk’tur ve Baduk oynayan insanların üstün zekalı oldukları kabul edilir.
Türkiye’ye Go oyunu getiren ve yaygınlaşmasını sağlayan kişi Alpar Kılınçtır. Alpar Kılınç 1988 senesinde ODTÜ Go Kulübünü kurdu. 1989’da kurulan Türk-Japon Dostluk Derneği’nin Genel Sekreterliğini üstlendikten sonra 1994 Kasım’ında Go Oyuncuları Derneğinin kurulması için girişimde bulundu.
Comments