İnsanlık I. Dünya Savaşı’nın sonlarında imzalanan barış antlaşmalarının kendileri için en iyisi olduğuna ikna edilmişti. Savaştan mağlup ayrılmasına rağmen dayatmaları kabul etmeyen ve direnen tek bir millet vardı: Türk Milleti.
Ege Denizi’ne ve Boğazlara olan yakınlığı sebebiyle düşmanın en büyük ilgisi Batı Cephesi bölgesindeydi. 1921 yılındaki İnönü ve Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrasında Yunan Ordusu, Ankara Hükümetinin direnişini kırmak için Ankara’yı işgal edip meseleyi kökten çözmek istiyordu.
Tüm bunlar yaşanırken sahneye Mustafa Kemal çıktı, bütün siyasi sorumluluğu ve askeri yetkileri üstüne alarak başkomutan ünvanıyla Türk milletinin en önemli mücadelelerinden biri olacak Sakarya Meydan Muharebesinin hazırlıklarına başladı. 22 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri arasında süren muharebeler kesin Türk zaferi ile sonuçlanırken Yunan ordusu yaklaşık ⅔ civarını kaybetti. Bu kaybın ardından Atatürk muhalif güçlerin İzmir’le bağını koparmak için ileri taarruz emri verdi ve 30 Eylül-8 Ekim 1921 arası Güzelim Dağı Muharebesi yapıldı. Bu Yunan Ordusu’nun iradesini önemli ölçüde kırarken Türk tarafında ise Mustafa Kemal ve destekçilerine büyük bir motivasyon verdi. Aynı zamanda Sakarya öncesi belirsiz durumda olan Güney sınırları konusunun Kars ve Ankara Antlaşmaları ile belirlenmesini hızlandırdı.
Yunanlılar ise boşalan kadrolar doldurulamıyor, askerlerin moral bozuklarının önüne geçemiyordu. Üstüne bir de Yunan ordusuna siyaset girmişti. Yunan ana karasında Kralcılar ve Cumhuriyetçiler arasında olan çekişme emir-komuta zincirinde günden güne problemleri artıyordu. Yunan meclisi Sakarya yenilgisinin ardından yanlış bir girişime atıldığının farkına varmış fakat kimse “geri çekilme kararı veren kişi” olmak istemiyordu. Mayıs 1922’de Yunan Hükümeti düştü ve Yunan Başkomutan Papulas istifa etti.
Yunanlar moral bozukluğuna çare olsun diye 30 Temmuz 1922’de Anadolu’da işgal ettikleri topraklarda de-facto İyonya Devletini kurdular. Bu devlet Türk tarafına göre ölü doğmuştu.
Mustafa Kemal, İsmet ve Fevzi Paşalar artık hazırlıkların son safhasında olduğunu ve düşmanı yurttan atacak kesin taarruzun planını hassas bir saat gibi tasarlıyor ve gizli yazışmalarla cepheleri harbe hazır hale getiriyorlardı.
Plan o zamana kadar dünya savaş tarihinde görülmemiş stratejik kararlar ve riskler içeriyor. Hatta Atatürk’ün strateji hocası Yakup Şevki Paşa plana itiraz ediyordu. Birlikler büyük bir gizlilikle harbin merkezi olacak cephelere kaydırılmalıydı. Akşehir’de bu intikali organize etmek için sahte futbol maçları düzenlendi ve 10 Ağustos günü İsmet Paşa harekatı büyük bir ustalık ile gerçekleştirdi.
Takvimler 26 Ağustos 1922’yi gösterirken cepheye çöken sis av mevsiminin müjdesi gibiydi. Sabah 05.30 civarlarında başlayan yoğun topçu atışı Yunan askerlerini şoka sokuyor, eş zamanlı devam eden takip harekatları adeta kaçak alan bırakmayıp Yunan ordusuna Türk
toprağını işgal etmenin bedelini ödetiyordu. Engebeli araziler ve hava muhalefeti gibi unsurlar uzun yıllardır hayatı savaş meydanlarında geçen Türk Komutanların derin tecrübeleri sayesinde aşıldı. Mustafa Kemal, Mustafa Fevzi ve Mustafa İsmet Paşaların hazırladığı harp planı Yunan güçlerinin kabusu oluyordu.
Cumhuriyetimizin önsözünün yazıldığı Kurtuluş Savaşımızın artık cephede zaferle sonuçlanıp masada devam edeceği yolun başlangıcı olan Büyük Taarruz’un yıl dönümünde Başta Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı saygı ve minnetle selamlıyoruz.
Büyük Taarruz Hakklında Hap Bilgiler:
Atatürk’ün Büyük Taarruz’da kullandığı strateji dünya savaş literatürüne “mekanize olmayan yıldırım harbi” olarak geçmiştir. Bu strateji 2. Dünya Savaşı’nda Hitler tarafından da defalarca kez kullanılmıştır.
Atatürk Harp Okulu yıllarından beri çok büyük savaş tarihi meraklısıdır. Yıldırım Harbi tekniği kullanırken MÖ 216 Hannibal’ın Cannae Muharebesi’nde kullandığı tekniği defalarca kez incelemiştir.
Sakarya Muharebesi ve peşi sıra Büyük Taarruz’da Konya - Afyon Demiryolu Türklerin en önemli ikame ve sevk zinciri yoluydu.
Comentarios